Eğitim Sen İzmir Şubeleri, geçtiğimiz günlerde Milli Eğitim Bakanlığı’nın açıkladığı müfredat taslağına ilişkin basın açıklaması yaptı. İzmir İl Milli Eğitim Müdürlüğü önünde yapılan açıklamada, “Tek adam rejiminin yaratmaya çalıştığı toplum modelini temel alan, laiklik ve bilim karşıtı yeni müfredatı reddediyoruz” denildi.
Eğitim Sen İzmir 2 No’lu Şube Başkanı Zeliha Danyel okunan basın açıklamasında, Milli Eğitim Bakanlığı’nın ülkenin bugünü ve geleceğini yakından ilgilendiren müfredat konusunda “yangından mal kaçırır gibi” hareket ettiği ifade edildi.
Müfredat taslağının iktidarın yetiştirmek istediği insan modeline göre hazırlandığının aktarıldığı açıklamada, “Müfredat değişikliklerinde laik ve bilimsel eğitim geri plana itilirken, bütün ders kitaplarında ‘milli ve manevi değerler’in merkeze alındığı görülmektedir. Milli ve Manevi değerler vurgusu yaratılan tüm eşitsizliklerin üzerini örtmek için kullanılmaktadır. MEB’in öncelikli hedefi eğitim müfredatı ve ders kitapları üzerinden iktidarın siyasal ideolojisinin açık ve gizli olarak öğrencilere aktarılmasıdır. Müfredat taslağının başlığının ‘Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli’ olarak belirlenmiş olması bu tespitimizi doğrulamaktadır” ifadelerine yer verildi.
“Yeni müfredatta anadilinde eğitimin esamesi bile okunmuyor”
“Ülkeyi ve gelecek nesilleri yakından ilgilendiren eğitim müfredatı gibi bir konuda, eğitim müfredatının siyasal ve ideolojik olarak iktidara yakın çevrelerin müdahalesiyle içerik olarak daha da geriye götürülmesi, bilime, laikliğe ve aydınlanma düşüncesine karşı adeta bayrak açılması söz konusudur” denilen açıklamada, şöyle denildi:
“Ders kitaplarında yüzde 35 oranında ‘sadeleştirme’ yapıldığı iddiasıyla doğrudan bilim, tarih, felsefe ve sanat derslerinin hedef alındığı görülmektedir. Bazı derslerde ünite ve kazanım sayılarının azaltılarak ‘tek din, tek mezhep,tek kimlik ve tek dil’ üzerinden ağırlıklı olarak hem ‘dini’, hem de ‘milli ve manevi’ öğeler ve referanslarla donatılmış bir müfredat taslağı hazırlanmıştır. Eğitim müfredatında 12 Eylül darbecilerinin izinden gidilerek Türk İslam sentezinin benimsenmiş olması ve ‘tek din, tek mezhep ve tek dil’ yaklaşımının daha da belirgin hale getirilmiş olması dikkat çekicidir.Ayrıca eğitimde dile dayalı olarak ayrımcılık yapılması pek çok temel insan hakları belgesinde yasaklanmış olmasına rağmen maalesef yeni müfredatta anadilinde eğitimin esamesi bile okunmuyor.
“Eğitim sisteminde yaşanan dinselleşme kuşatmasının en son ve en tehlikeli aşaması”
AKP iktidarında eğitimi hem içerik hem de biçimsel olarak dini kural ve referanslara göre biçimlendirme uygulamalarının nasıl hayata geçirildiği bilinmektedir. Geçtiğimiz yıllar içinde eğitim müfredatına yönelik bilim dışı müdahalelerin artmış, felsefe ve bilim ders saatlerinin azaltılmış, beden eğitimi, resim ve müzik ders saatlerinin azaltılarak yerine din derslerinin getirilmiştir. Otizmli ve zihinsel engelli çocuklara yönelik zorunlu din dersi getirilmesi, okul öncesinde ‘manevi değerler’ seminerleri verilmesi, yine okul öncesi, ilkokul ve ortaokul öğrencilerinin camilere götürülmesi, din eğitiminin fiilen okul öncesine ve kreşlere kadar indirilmesi gibi uygulamalar ilk akla gelen düzenlemelerdir. MEB’in ÇEDES ve benzeri projeler ve protokoller üzerinden eğitim sistemi içine faaliyet alanı açtığı Diyanet İşleri Başkanlığı’nın yanı sıra iktidarla ekonomik ve siyasal bağları olan dini vakıf ve cemaatler tarafından okullar, yurtlar, kurslar üzerinden doğrudan iktidar desteği ile tıpkı bir örümcek ağı gibi bütün eğitim sistemini kuşatmış durumdadır. Yeni müfredat değişiklikleri okullar başta olmak üzere eğitim sisteminde yaşanan dinselleşme kuşatmasının en son ve en tehlikeli aşamasını oluşturmaktadır.
“Çocuklarımızın eğitiminde telafisi güç olumsuzluklar yaratacak”
MEB’in ‘yeni müfredatı’, düşünmeyen, sorgulamayan, eleştirmeyen, itiraz etmeyen nesiller yetiştirmek amacıyla hazırlanmıştır. Öğretim programlarında bilimsel eğitim ile ilgili olan pek çok nokta özenle ‘sadeleştirme’ ya da ‘ayıklamaya’ tabi tutulurken, tek adam rejiminin bütün hedeflerini açık ve gizli amaç ve değerler üzerinden ders kitaplarına yerleştirerek kendilerince ‘dini’ ve ‘milli’ bir müfredat oluşturulmak istendiği anlaşılmaktadır. AKP’nin toplum tahayyülünde istediği insan modelinin nedenli çağın gerisinde ve bilimsel gerçeklerle örtüşmediğini de eğitim alanında sicilinin ne denli bozuk olduğunu da 4+4+4 sürecinden biliyoruz. Dolayısıyla çocuklarımızın eğitiminde telafisi güç olumsuzluklar yaratacak bu müfredat değişikliği kabul edilemez. Eğitim Sen olarak eğitim müfredatı olmaktan çok siyasi iktidarın siyasal- ideolojik hedeflerini gözeten, tek adam rejiminin yaratmaya çalıştığı toplum modelini temel alan, laiklik ve bilim karşıtı yeni müfredatı reddediyoruz.
“Müfredat laik ve bilimsel bir içerikte olmak zorunda”
Bireycilikle, milliyetçilikle, dini ve milli değerler ve rekabet ile yoğrulmuş, bilimsel, sanatsal, estetik açıdan sığ, büyük ölçüde dini kural ve referanslara dayanan bir dilin kullanıldığı yeni eğitim müfredatının çocuklarımıza/öğrencilerimize verebileceği hiçbir şey yoktur. Eğitim müfredatı, öğrencilere yaşamı bir bütün olarak kavramayı hedefleyen, çocuk ve gençlerin çok yönlü gelişimlerine hizmet edecek öğrenme yaşantılarını içeren laik ve bilimsel bir içerikte olmak zorundadır.”